Bugünkü kavramımız mülazemet. Osmanlı İlmiye Sistemi’nde medrese mezunu olan gençlerin veya görev süresi biten kadın yahut müderrislerin bir sonraki görev zamanına kadar bekledikleri ve beklerken de kazasker dairelerinde kendilerini geliştirdikleri süreye verilen addır. Ve bu kavram günümüzdeki stajın karşılığıdır. Bu sistemin uygulamaya konmasının sebebi ise imparatorluk topraklarının genişlemesine bağlı olarak sayıları artan mezunlara meslek hayatına atılırken adil bir ortam sağlamakta. Bu terim aslen ilmiye özelinde kullanılmakla beraber Osmanlı’da askeri ve idari meslekler için de kullanılmıştır. Bu hafta akademik pusulada mülazemet kavramını inceledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere..
Birlikte Okuma Seminerleri: Yürüyüş Felsefesi
Açık Pencere, yazar Hatice Ebrar AKBULUT ile sizleri “Birlikte Okuma Seminerleri: Yürüyüş Felsefesi” etkinliğimize davet ediyor. Bu etkinlikte, yürüyüşün derinliklerine inmek ve yolculuğun anlamlarını keşfetmek için Ankara’da bir araya geleceğiz.
Eğer siz de yürüyüşün anlamlarını keşfetmek ve düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız, bizimle birlikte olun. Detaylı bilgi ve başvuru için acikpencere.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Unutmayın, adımlarınızla başlayacak olan bu yolculukta sizi bekleyen birçok keşif var!
Akademik Pusula: Güvenli Bölge Nedir?
Güvende olmak, insanların var olduğu zamandan beri en önemli arayışlarından biri. Bu hafta güvenli bölgeye kavramını konuşacağız. Mülteci durumuna düşen insanların kendi ülkeleri içerisinde savaş veya zulüm tehlikesinden uzak, güvenli bir yer sağlayan ve bu yönüyle ülke dışına irticaya alternatif bir seçenek olarak tanımlanabilir. Güvenli bölge kavramı ilk kez 1991 yılında ortaya çıkmıştır. Güvenli bölge tarafsız askeri birliklerin bulunduğu insani yardım kuruluşlarının serbestçe hareket edebildiği sınırları belli uluslararası koruma altında bir alandır. Uluslararası hukukta güvenli bölge, insan hakları açısından siviller, muharip olmayanlar, yaralı ve sivil askerler için koruma sağlamaktadır. Akademik Pusula’da bu hafta “Güvenli Bölge” kavramını inceledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.
Film İzleme ve Okuma Atölyesi II
Açık Pencere Film İzleme ve Okuma Atölyesi II ????
Merhaba gençler! Sizleri Açık Pencere’nin düzenlediği heyecan dolu bir etkinliğe davet ediyoruz! Birlikte unutulmaz bir film deneyimi yaşamak ve ardından Nafiseh Laleh gibi usta bir çevirmen ve senaristle filmi değerlendirmek için hazır olun! Kaydolmak için profilimizi ziyaret edebilirsiniz!!
Filmimiz: “Summer 1993” ????
Yavaş yavaş yaz aylarına girdiğimi bu dönemde, “Summer 1993” ile duygusal bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu etkileyici film, masumiyeti ve büyümeyi keşfetmek için gerçek bir serüvene atılan altı yaşındaki Frida’nın hikayesini anlatıyor. İspanyol yapım olan film, büyük bir kırsal alanda geçiyor ve Frida’nın ailesiyle birlikte yeni bir hayata uyum sağlama sürecini ele alıyor. Etkileyici oyunculuk performansları ve sıcacık atmosferiyle bu film, gençler arasında büyük bir beğeni toplamış durumda.
Tarih ve Saat: 4 Haziran Pazar
Saat: 17.00-18.40 Film Gösterimi
Saat: 19.00 20.00 Film Değerlendirmesi
Yer: Bağlarbaşı Kültür Merkezi Sinema Salonu
Akademik Pusula: Flori Nedir?
Bu hafta ele alacağımız kavram “Flori”. Flori, İtalyanca florin kelimesinden gelmekte olan ve ilk defa Floransa’da basılan bir altın paradır. İlk başta gümüş olarak basılan para daha sonrasında altın olarak darp edilmiş, Floransa’yı ve dahi Avrupa’yı aşarak geniş bir kullanım alanına sahip olmuştur. Floransa merkezli olması hasebiyle paranın bir yüzünde Floransa’nın sembolü olan zambak motifi diğer yüzünde ise Vaftizci Yahya’nın resmi bulunmaktadır. Bu altın para İtalyan devletlerinin Türkmen beylikleriyle olan ticari münasebetleri dolayısıyla batı Anadolu’da geniş ölçüde kullanılmış ve ilk altın paranın darp edildiği Fatih dönemine kadar Osmanlı Devleti’nde en çok kullanılan altın para olmuştur. Zaman içerisinde Avrupa menşeli altın paraların genel adı haline gelen Flori kullanım alanını kaybetmiş ve eski önemini yitirmiştir. Akademik Pusula’da bu hafta Flori kavramını ele aldık. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere!!
AP Seminerleri: Erasmus+ Projeleri 101
Haydi gençler, Açık Pencere* olarak Erasmus+’ın büyülü dünyasına yeni bir pencere açıyoruz! Sıkı durun, çünkü bu programda size Erasmus+ projesi yazmanın temel sırlarını öğreteceğiz.
Eğer yeni maceralar peşinde koşmak, farklı kültürleri keşfetmek ve dostluk köprüleri kurmak istiyorsanız, doğru adrestesiniz! Biz, Açık Pencere olarak, size bu fırsatları nasıl değerlendireceğinizi göstereceğiz.
Hayatınızın en heyecan verici serüvenine katılmak için hazır mısınız? Eğer cevabınız evetse, Açık Pencere’nin Erasmus+ eğitim programına katılmanızdan mutluluk duyarız! Birlikte sınırları aşalım, öğrenelim ve geleceğin dünyasını şekillendirelim!
Not: Açık Pencere’nin Erasmus+ eğitim programına katılmak için hemen başvuru yapabilirsiniz. Kayıt linki profilimizde sabit! Sizi bekliyoruz!
Yaşam Tarzımız Epigenetik Mekanizmamızı Nasıl Etkiliyor?
Özet
“Yaşam tarzı” kavramı beslenme, davranış, stres, fiziksel aktivite, çalışma alışkanlıkları, sigara ve alkol tüketimi gibi farklı faktörleri içermektedir. Genetik ötesi mekanizmaları ise epigenetik mekanizmalar sayesinde incelenebilmektedir. Artan kanıtlar, çevresel koşulların ve yaşam tarzı faktörlerinin, DNA metilasyonu ve mikroRNA ekspresyonu gibi epigenetik mekanizmaları etkileyebileceğini göstermektedir. Beslenme alışkanlıkları, obezite, fiziksel aktivite, sigara kullanımı, alkol tüketimi, çevresel kirleticiler, psikolojik stres ve gece vardiyalarında çalışma gibi epigenetik kalıpları değiştirebilecek çeşitli yaşam tarzı faktörleri tanımlanmıştır. Bu inceleme yaşam tarzı faktörlerinin hem DNA metilasyonu hem de mikroRNA ekspresyonunu hangi yönde etkilediğini incelemiştir. Burada, yaşam tarzı faktörlerinin epigenetik mekanizmalar yoluyla insan sağlığını etkileyebileceğini gösteren mevcut kanıtları gözden geçiriliyor.
Anahtar Kelimeler: Epigenetik, Yaşam Tarzı, DNA metilasyonu, MikroRNA
Abstract
The concept of “lifestyle” includes different factors such as behavior, nutrition, physical activity, work habits, stress level, smoking and alcohol consumption. Further genetics mechanisms can be studied through epigenetic mechanisms. Growing body of evidence, shows that environmental conditions and lifestyle factors can affect epigenetic mechanisms such as DNA methylation and microRNA expression. Various lifestyle factors have been identified that may alter epigenetic mechanism, for instance dietary habits, obesity, physical activity, smoking, alcohol consumption, environmental pollutants, psychological stress, and night shift work. This review examined how lifestyle factors affect both DNA methylation and microRNA expression. It also reviews the available evidence that lifestyle factors can affect human health through epigenetic mechanisms.
Keywords: Epgenetics, Lifestyle, DNA methylation, MicroRNA
İran ve Hint Kültürünün Kadim Birlikteliği
Orta Doğu veyahut Ön Asya olarak ifade edilen coğrafî bölge, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren farklı kavimlerin ve dinlerin merkezi olmuş ve dünya tarihi açısından her daim önemini korumuştur. İran da günümüzde birçok siyasi, dînî ve sosyal kargaşanın merkezi olan Orta Doğu coğrafyasının ana unsurlarındandır. Jeopolitik açıdan İran; Asya, Avrupa, Arap Yarımadası ve hatta Afrika arasında adeta bir köprü vazifesi görmektedir. Asırlar boyunca bu köprü aracılığıyla kavimler, dinler, kültürler ve diller dört bir yana yayılmış ve İran’ı bu çok yönlü hareketin merkezi haline getirmiştir. Dolayısıyla İran’ın, özellikle dînî ve kültürel açıdan bir hayli zengin bu ortamdan etkilenmesi işten bile değildir. Fakat her ne kadar İran toplumunun mezkur bölgede tesiri büyük ve geçmişi uzun olsa da, köken itibariyle İran ırkının ana yurdu Orta Doğu değildir. Tarihini tam olarak belirleyemediğimiz bir dönemde, Arya veya Aryan olarak isimlendirilen, Hint ve İran kavimlerini ihtiva eden ırkın çeşitli kolları Maveraünnehir’in kuzeyinde ve Hazar Denizi’nin çevresinde birlikte yaşamaktaydılar (Yıldırım, 2010, s. 10). Bilhassa filoloji sahasında ve dînî metinler üzerinde yapılan incelemeler bu iki kavmin atalarının bir olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Fakat ilerleyen süreçte, dînî olarak farklı inanışlar benimsedikleri dolayısıyla mı yoksa farklı coğrafyalara göç edip din, dil ve kültür olarak değişmeleri hasebiyle mi birbirlerinden uzaklaştıkları konusunda hâlen çeşitli görüşler vardır. Ancak bu ihtilafın ötesinde, akademi camiası iki kavmin göçlerden önce ortak bir dil ve dine sahip oldukları konusunda hemfikirdir.
AP Seminerleri: Uluslararası Hukukta İsnat ve Osmanlı Ermenileri İddiası
“Osmanlı Ermenileri ve Uluslararası Hukuk” konulu etkinliğimiz, katılımcılar arasında büyük bir ilgiyle karşılandı. Tarih ve uluslararası ilişkiler disiplinlerini bir araya getiren bu konferans, Osmanlı Ermenileri meselesini uluslararası hukuk perspektifinden ele aldı.
Etkinlik, katılımcılara Osmanlı dönemindeki Ermeni iddialarını değerlendirirken temel alınan uluslararası hukuk metinlerini tanıtmayı ve bu iddiaların hukuki boyutunu incelemeyi amaçladı. Konferansta, Osmanlı Ermenileri meselesinin haksız fiil unsurları bağlamında nasıl değerlendirilebileceği, uluslararası hukukun perspektifinden detaylı bir şekilde ele alındı.
Ortaçağ Avrupası’nda Köylü Olmak
Özet
Bu çalışmanın amacı Orta Çağ’da Avrupa nüfusunun çok büyük çoğunluğunu oluşturan köylülerin gündelik yaşamı hakkında genel bir çerçeve çizmektir. Orta Çağ Avrupası’nın tarih yazımında odak noktası genelde saraylar ve şehirler olmuştur. Dönemin kaynaklarında da kırsal yaşam ve köylülerin yaşam biçimi genelde göz ardı edilmiştir. Halbuki Feodal düzenin yapı taşı olan Malikâne sistemi ve yarattığı refah, bu köylülerin aheste emeklerinin üzerine kurulmuştur. Senyörün toprağında çalışmaktan ve malikânenin diğer işlerini yapmaktan arta kalan zamanlarda kendi küçük bahçelerinde çalışma fırsatı bulan köylüler, vergilerini hem emek hem de ürünle ödemektedir. Feodalizm hiyerarşisinde her ne kadar farklı sınıflara bölünmüş olsalar da, köylüler arasındaki bu sınıf farkları zamanla erimiş ve Orta Çağ’ın sonlarına gelirken tek bir üretici sosyal sınıfa dönüşme eğilimine girmiştir.
Anahtar Kelimeler: Avrupa orta çağı, feodalizm, feodal köylü, gündelik yaşam tarihi, lord, malikane sistemi, manoryalizm, senyör, serf.
Abstract
The aim of this study is to draw a general framework about the daily life of the peasants, who made up the vast majority of the European population in the Middle Ages. The focal point of medieval Europe’s historiography was generally palaces and cities. In the sources of the period, the rural life and the lifestyle of the villagers were generally ignored. However, the Manor system, which is the building block of the feudal order, and the wealth it created were built on the slow labor of these peasants. Those who have the opportunity to work in their own small gardens in their spare time from working on the land of the Master and doing other works in the Mansion, the villagers pay their taxes with both labor and produce. Although they were divided into different classes in the hierarchy of feudalism, these class differences among the peasants melted over time and tended to turn into a single productive social class towards the end of the Middle Ages.
Keywords: European middle ages, feudalism, feudal peasant, history of everyday life, lord, manor system, manorialism, Medieval Europe, lord, serf.
Aromaterapinin Stres, Anksiyete ve Uykusuzluk Üzerine Etkisi
Özet
Günlük hayatın neredeyse her alanında stres deneyimlenmektedir. Stresin devamlı olarak yaşanması anksiyeteye neden olup bireyin sosyal yaşantısını fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz olarak etkiler. Kronik olarak uykusuzluk problemi yaşayan kişilerin yanı sıra stres ve anksiyete problemleri de kişilerde uykusuzluk problemlerine yol açmaktadır. En yaygın tamamlayıcı ve destekleyici tedavi yöntemlerinden biri olan aromaterapi, yaygın olarak psikolojik ve fiziksel bozuklukların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu derleme aromaterapinin stres, anksiyete ve uykusuzluğun azaltılmasına yönelik etkinliğinin tartışılması amacı ile yazılmıştır. Bu bağlamda Google Scholar ve PubMed veri tabanlarından yararlanılarak çeşitli yayınlar derlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda aromaterapinin stres, anksiyete ve uykusuzluk üzerindeki olumlu etkisi gösterilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aromaterapi, uçucu yağ, anksiyete, stres, uykusuzluk.
Abstract
Stress is experienced in almost every area of daily life. Constant stress causes anxiety and negatively affects the physical and mental health of the individual. In addition to people who suffer from chronic insomnia, stress and anxiety problems also lead to insomnia problems in people. Aromatherapy, one of the most common complementary and supportive treatment methods, has been widely used in the treatment of psychological and physical disorders. This review was written to discuss the effectiveness of aromatherapy in reducing stress, anxiety and insomnia. In this context, various publications have been compiled using Google Scholar and PubMed databases. As a result of the studies, the positive effect of aromatherapy on stress, anxiety and insomnia has been shown.
Keywords: Aromatherapy, essential oil, anxiety, stress, insomnia.
Film İzleme ve Okuma Atölyesi I
“Film İzleme ve Okuma” atölyesi başladı. İlk program 9 Nisan Pazar günü 17.30’da Atölye Üsküdar’da Tahran sinema tiyatro fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Abdolhossein Lale’nin anlatımı ile gerçekleşti.
Film, 40 yaşındaki Leyla’nın annesi, babası ve dört erkek kardeşi ile İran’ın ambargolar altındaki gergin atmosferinde büyük bir ekonomik kriz içine düştüğü durumunu konu edinir.
Bitkisel Kaynaklı Besinlerin Gizemi: Fitokimyasallar
Özet
Fitokimyasallar; bitkilerde doğal olarak bulunan, bitkilerin renk, koku ve savunma gibi özelliklerini sağlayan ve besin ögesi olarak sınıflandırılmayan biyolojik aktif bileşiklerdir. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi bitkisel kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. Bitkilere faydalarının yanı sıra bitkisel kaynaklı besinlerin tüketimi yoluyla insanlara da birçok fayda sağlamaktadır. Oksidatif stres başta olmak üzere birçok çevresel faktörün etkisiyle çeşitli kanser türleri ve kronik hastalıkların görülme sıklığı artmıştır. Bu çalışma ile, sağlıklı beslenmede önemli bir yere sahip olan fitokimyasallar hakkında toplumun bilgi düzeyini ölçülmesi ve fitokimyasal içeren besinlerin tüketim sıklığının araştırılması amaçlanmıştır. 15–60 yaş aralığındaki 300 katılımcıya demografik özellikleri, fiziksel özellikleri, tüketim alışkanlıkları, fitokimyasallar hakkında bilgi düzeyleri ve fitokimyasal içeren besinleri tüketim sıklıkları hakkında sorular yöneltilmiştir. Anket çalışması katılımcılara sosyal iletişim kanalları üzerinden iletilip internet üzerinden uygulanmıştır. Çalışmada katılımcıların % 12,7’ sinin bazı günler hiç sebze tüketmediği, % 14,7’ sinin bazı günler hiç meyve tüketmediği, % 10,3’ ünün haftalık olarak hiçbir öğününde kuru baklagil tercih etmediği tespit edilmiştir. Tahıl tüketimi hakkındaki soruların bulgularına göre çalışmaya katılan bireylerin % 14’ ünün gün içinde hiç ekmek tüketmediği, % 11,7’ sinin ise hiç pilav ya da makarna tüketmediği sonucuna varılmıştır. Katılımcıların rehberlerdeki sağlıklı beslenme önerilerinde yer alan sebze ve meyve, kuru baklagil ve tahıl gruplarını yeterli düzeyde tüketmediği saptanmıştır. Hastalıkların önlenmesinde ve tedavi sürecinde biyolojik olarak aktif rol alan fitokimyasalların diyetle alınmaması kanser ve kronik hastalıkların artmasına sebep olabilecek önemli bir bulgudur. Ülkemizde toplumun sağlıklı beslenme ile ilgili bilinç düzeyi arttırılmalıdır. Fitokimyasal çeşitlerinin, sağlık ve beslenme üzerindeki etkilerinin anlaşılması için daha çok bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler: Fitokimyasal, Beslenme, Meyveler ve Sebzeler, Tüketim sıklığı
Abstract
Phytochemicals are biologically active compounds that are naturally found in plants, provide the properties of plants such as color, odor and defense, and are not classified as nutrients. It is found in plant-based foods such as fruits, vegetables, legumes and grains. In addition to its benefits to plants, it also provides many benefits to humans through the consumption of plant-derived foods. The incidence of various cancer types and chronic diseases has increased with the effect of many environmental factors, especially oxidative stress. In this study, it was aimed to measure the knowledge level of the society about phytochemicals, which have an important place in healthy nutrition, and to investigate the consumption frequency of foods containing phytochemicals. 300 participants between the ages of 15 and 60 were asked questions about their demographic characteristics, physical characteristics, consumption habits, level of knowledge about phytochemicals and the frequency of consumption of foods containing phytochemicals. The survey study was conveyed to the participants through social communication channels and applied over the internet. In the study, it was determined that 12.7% of the participants did not consume any vegetables on some days, 14.7% did not consume any fruit on some days, and 10.3% did not prefer dried legumes in any of their meals on a weekly basis. According to the findings of the questions about grain consumption, it was concluded that 14% of the individuals participating in the study did not consume any bread during the day, and 11.7% did not consume any rice or pasta. It was determined that the participants did not consume the vegetables and fruits, legumes and cereals groups included in the healthy nutrition recommendations in the guidelines at a sufficient level. The lack of dietary intake of phytochemicals, which play a biologically active role in the prevention and treatment of diseases, is an important finding that may lead to an increase in cancer and chronic diseases. In our country, the awareness level of the society about healthy nutrition should be increased. More scientific studies are needed to understand the effects of phytochemical types on health and nutrition.
Keywords: Phytochemical, Nutrition, Fruits and Vegetables, Consumption Frequency
Osmanlı Askeri Sistemi’nin Doğuşu ve Gelişimi
Özet
Buçalışmanın amacı, kısa bir Osmanlı Askeri Tarihi perspektifi oluşturmaktır. Askeri tarih yazımı, tarih yazımının başladığı en erken çağlarda kendine yer bulmuştur. Devletlerin askeri teşkilatlanması; güçler dengesi, savaşlar, fetihler, uluslararası arenada kabul görme çabası, bağımsızlık hareketleri, sömürge politikaları, ekonomi ve kültürel ilişkileri doğrudan etkilemiş ve etkilenmiştir. Osmanlı Devleti’nin kısa bir süre içinde elde ettiği başarılar, cihan devleti olmasında önemli gücün düzenli bir askeri teşkilatlanmanın olduğu aşikârdır. Sistemli ve çağın ötesinde kurulan bu müesseseyi anlamak ve yorumlayabilmek için bu çalışma zemininde tartışmaya açık hale getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yeniçeri Ocağı, Yaya ve Müsellemler, Akıncılar, Askeri Tarih, Tımarlı Sipahiler
Abstract
The aim of this study is to create a brief perspective of Ottoman Military History. Military historiography found its place in the earliest times when historiography began. Military organization, balance of power, wars, conquests, efforts to be accepted in the international arena – valid for all ages – have directly affected and been affected by independence movements, colonial policies, economic and cultural relations. The successes of the Ottoman Empire in a short time and it is obvious that the important power in becoming a world state is a regular military organization. In order tofully grasp this systematic and well designed institution, which is ahead of its time, it is going be scrutinized and subjeckt of this essay.
Keywords: Janissary Corps, Yaya and Müsellemler, Raiders, Military History, Fief Holders
Kaşıntı Hissi Ve Moleküler Biyolojisi
Özet
Kaşıntı,günlük hayatta her birimizin en az bir kere tecrübe ettiği, hoş olmayan, yaşam kalitesine olumsuz etki eden bir histir. Pek çok hastalıkta belirti olarak görebileceğimiz kaşıntı, deride küçük kızarıklıklar ve bazen kabarcıklar ile kendini gösterir.Kaşıntı, deride bulunan sinir liflerimiz ile sinir sistemimiz arasındaki etkileşimden kaynaklanır. Genellikle dışarıdan uyaranlarla oluşan ve kısa süreli olanlarına akut; vücuttaki çeşitli sorunlar sonucu oluşan ve uzun sürenlere kronik kaşıntı denir. Histamin, opiyat, kannabinoidler gibi biyokimyasal sebepleri olabileceği gibi bazı bitkiler, sinek ısırması gibi vücudumuzda alerjik tepkiler oluşturabilecek diğer durumlar ya da sistemik, psikolojik sorunlar da bu hisse sebep olabilir. Kaşıntının uzun zaman vücutta ağrı ve acıyla çok benzer yolları izlediği düşünüldü, şimdilerde ise ikisini birbirinden ayıran noktaların çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Bu benzerliğin kaşındıkça daha çok kaşınmak istemenin de bir açıklaması olabileceği öngörülüyor.
Anahtar Kelimeler: kaşıntı, pruritus, histamin, deri, serbest sinir uçları
Abstract
Itching or pruritus, in scientific terminology, is an unpleasant feeling every person experiences at least once and negatively affects life quality. It can be seen as a symptom of many diseases and shows up on the skin with small red dots and bubbles. There are nerve fibers in the skin and itch originates from the interaction between these fibers and the neural system. Generally, if it is short-term and based on external stimulants is named acute if it is long-term and takes its source from internal problems is named chronic. Some biochemical substances such as histamine, opiate, cannabinoid, or allergic situations like being bitted by mosquitos, or systemic-psychologic problems can cause itching.
Keywords: itch, pruritus, histamine, skin, free nerve endings
Depremzede Öğrencilere Akademik Destek
Yaşadığımız deprem felaketinden hepimiz maddi ve manevi derinden etkilendik. Yaralarımızı en kısa süre içerisinde sarmak için gayret gösteriyoruz.
Bu yolda bizlerin de bir faydası olması amacıyla; depremzede “8. ve 12.sınıf” öğrencilerimize yönelik, onların sınavlarına yardımcı olabilmek, onlara bu yolculukta yoldaş olabilmek ve yaralarını bi nebze dahi olsa sarabilmek için bir platform oluşturma gayretindeyiz.
Oluşturduğumuz platformda “8. ve 12.sınıf” öğrencilerimize sınava hazırlık aşamasında arkadaşlık ve rehberlik etmek istiyoruz. Sizler de bu gönderiyi paylaşarak daha çok öğrenciye ulaşmamıza yardımcı olabilir, desteğinizi gösterebilirsiniz.
Başvuru formuna biyografimizden ulaşabilir ya da bize mesaj atabilirsiniz…
Çeviri: Wittgenstein’da Dini ve Tarihsel ‘Zaman’ Anlatıları
Özet
Bu makalenin amacı, öncelikle Wittgenstein’ın perspektifine yerleşerek, dini temelde zaman kavramını anlamaktır. Dini anlatılarda, zamanın içerisinde gerçekleşen olaylar bulunur. Bütün dini söylevlerde, tarihsel zamanın bir parçası olan durumlara rastlarız. Bütün dinler, tarihte belirli bir zamana ait olan hikayeler, olaylar ve eylemler bütününden oluşmaktadır. Bu sebeple, dinsel zeminde ortaya konan birçok ifade zamana atıfta bulunarak kullanılır; geçmiş, şimdi ve gelecek zaman. Peki dini bir zeminde meydana gelen bu olaylar, tarihsel gerçeklerle ne kadar örtüşür veya doğrulanabilir? Kullanılan bu dini ifadelerin anlamı nedir? Dini anlatılarda geçen olaylar ne ifade ederler? Bu olayların dini inancı olan bir kişiye ilettiği mesaj ile inancı olmayan birine ilettiği aynı mıdır? Diğer bir deyişle, ‘zaman’ kavramı tarihsel ve dini anlatılarda nasıl bir işlev görür? ‘Zaman’, bu çerçevelerin ikisinde de aynı anlama mı gelir, yoksa farklı bir anlam mı ifade etmektedir? Eğer işaret ettiği anlam aynıysa, o halde, bir kişi kendi dini anlatılarında geçen hikayeleri/efsaneleri nasıl olur da tarihsel zaman fikri bağlamında anlamlandırabilir? Yok eğer değilse, ‘zaman’ kavramı farklı anlamlara işaret ediyorsa, bu durumun felsefi açıklaması nasıl yapılır? Bu makalede, Wittgenstein’ın perspektifi öncelik alınarak, yukarıda bahsi geçen sorular üzerinde durulacaktır.
Abstract
This paper shall aim at understanding the concept of time in a religious framework, primarily from the perspective of Wittgenstein. In religious narratives, we find events happening in time. In every religious discourse, we come across events, which are captured in historical time. And many religious utterances were performed with reference to time – past, present and future. How far are these events, which happened in a religious setting, matched or corroborated with historical facts? What is the significance of these utterances? What do these events convey to us? Does it convey the same meaning to a believer and nonbeliever? In other words, how does the concept of ‘time’ function in historical and religious narratives? Do ‘time’ signify the same in both these frameworks or is it different? These are the issues we will focus on in our paper, primarily from Wittgenstein’s perspective.
Türkiye’de Tıbbi Bitki Satışının Halk Sağlığı Açısından Güvenilirliği
Özet
İnsanlık tarihi boyunca sağlık açısından önemli yer tutan tıbbi bitkiler; şifa verici, iyileştirici ve hastalık önleyici özellikleri nedeniyle önem arz etmektedir ve günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de çeşitli satış yerlerinde satılan tıbbi bitkilerin halk sağlığı açısından güvenilirlik standartlarını karşılayıp karşılamadığının tartışılması amaçlanmıştır. Bu derlemede ele anılan yedi çalışma sonucunda Türkiye’de tıbbi bitki satışının halk sağlığı açısından başlıca farmakopeye uygunsuzluk olmak üzere pek çok nedenden ötürü güvenilir olmadığı görülmüştür. Bu problem tıbbi bitki satışının denetlenme mekanizmalarının güçlendirilmesi ve eczacıların tıbbi bitki piyasasına daha çok dahil edilmesiyle çözülebilir.
Anahtar Kelimeler: tıbbi bitki, bitkisel ilaç, aktar, farmasötik botanik, tıbbi bitki satışı, bitki çayı, drog, fitoterapi, farmakope, bitkisel drog, aromaterapi, halk sağlığı
Abstract
Medicinal plants have an important place in terms of health throughout human history. Medicinal plants are important because of their healing, curative and preventing properties, and they are still widely used today. In this study, it is aimed to discuss whether the medicinal plants sold in various shops in Turkiye meet the safety standards in terms of public health. As a result of the seven studies discussed in this review, it has been seen that the sale of medicinal plants in Turkey is not reliable in terms of public health for many reasons, mainly non-compliance with the Pharmacopoeia. This problem can be solved by strengthening the inspection mechanisms of the sale of medicinal plants and involving pharmacist’s roles more in the medicinal plant market.
Keywords: medicinal plant, herbal medicine, herbal shop, pharmaceutical botany, sale of medicinal plants, herbal tea, drug, phytotherapy, pharmacopoeia, herbal drug, aromatherapy, public health
Akademik Pusula: Önleyici Diplomasi Nedir?
Diplomasinin temelinde devletler arası ilişkilerin barış içerisinde sürdürülmesi yer alır. Ancak uluslararası sistemin yapısı ve devletlerin çıkarları nedeniyle her zaman barışçıl ilişkiler sürdürmek mümkün değildir. Çatışmaların önüne geçmek ya da daha az zararla sona erdirmek için kullanılan bir yöntem; önleyici diplomasi! Bu hafta önleyici diplomasi kavramını konuşalım. Önleyici diplomasi, Boutros Gali tarafından “çatışması muhtemel taraflar arasında anlaşmazlıkların çıkmasını, taraflar arasında var olan uyuşmazlıkların çatışmaya tırmanmasını ve çıkmış olan çatışmaların yayılmasını önleyen mekanizmalardan oluşan diplomasi türü” olarak tanımlanmıştır. Önleyici diplomasi, çatışmaları önceden önlemesi, az maliyetli olması ve daha çok insanın hayatını kurtarması gibi nedenlerden dolayı taraflar arasında tercih edilen bir diplomasi türüdür. Önleyici diplomasi; “Zorlayıcı diplomasi, kurumsal teşvikler, iş birliği yönetimi ve sistematik transformasyon basamaklarından oluşur.”
Yedinci Yüzyıl İslam Toplumunun Fay Hatları
Özet
Silm-(selm) kökünden türeyen ve teslim olmak, kurtuluşa ermek manasına gelen İslâm, Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla tüm insanlığa gönderdiği son dindir. İbrahimî dinlerden birisi olan İslâm, 610 yılında Mekke’de vahiy meleği Cebrail’in (as) Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk vahyi getirmesi ile başlamıştır. Günümüzde dünya çapında en büyük dinlerden birisi olan İslâm’ın yaklaşık 1,8 milyar inananı bulunmaktadır. Yazıda, miladi yedinci yüzyılda meydana gelen gelişmeler, toplumun fay hatlarını dikkate alarak sosyal, kültürel ve siyasal vb. perspektiflerden değerlendirilecektir. Amacımız okuyucunun cahiliye dönemi öncesi ve sonrası toplumsal değişimleri algılamasına vesile olmaktır. Öncelikle yedinci yüzyıl İslam dünyası ve onu çevreleyen fiziki coğrafya üzerinde durulacak ardından bu yüzyılda meydana gelen siyasi ve kültürel gelişmeler aktarılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Fay Hatları, Toplum, Hz. Muhammed (sav), Cahiliyye, İslam.
Abstract
Islam, which derives from the root silm-(selm) and means surrender and attaining salvation, is the name of Allah’s Prophet. It is the last religion that he sent to all humanity through Muhammad. Islam, one of the Abrahamic religions, was sent to the Prophet by the angel of revelation Gabriel in 610 in Mecca. It started with the first revelation to the Prophet. Today, Islam, one of the largest religions in the world, has approximately 1.8 billion followers.In the article, the developments that took place in the seventh century AD, taking into account the fault lines of the society, social, cultural and political etc. perspectives will be evaluated. Our aim is to enable the reader to perceive the social changes before and after the period of ignorance. First of all, the seventh century Islamic world and the physical geography surrounding it will be emphasized, and then the political and cultural developments that took place in this century will be conveyed.
Keywords: Fault Lines, Society, Hz. Muhammad (pbuh), Jahiliyyah, Islam.
Akademik Pusula: İnsan Genom Projesi Nedir?
Bu hafta insanlık tarihindeki en büyük keşiflerden biri olan İnsan Genom Projesi’nden bahsedeceğiz. İnsan vücudundaki kalıtsal bilginin tamamına ‘’genom’’ adı verilmektedir.1990 ile 2003 yılları arasında yürütülen İnsan Genom Projesi farklı ülke ve kurumların iş birliğiyle yürütülen en büyük biyolojik araştırma projesidir. Projenin amacı DNA’mızı oluşturan baz çiftlerini belirlemek, insan genomunun tüm genlerini fiziksel ve işlevsel açıdan tanımlamak ve gen haritasını çıkararak genetik yapıyı belirleyen şifreleri çözümlemektir. Bir insan inşa etmek için kullanılan bu şablona insanın genetik talimat kitabı da diyebiliriz. İnsan Genom Projesi sonucunda insan genlerinin 21.300 kadarı ortaya çıkarılmıştır. Bu araştırmayla hastalıkların genetik sebepleri saptanarak son derece etkili teşhis ve tedavi yöntemleri geliştirilebilir ve insanların bireysel genetik yapılarına göre sağlık ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması sağlanabilir.
İbn Haldun’un ve Emile Durkheim’ın Toplum Açıklamalarının Karşılaştırılması
Öz: Bu çalışmanın amacı, İbn Haldun’un Bedevi-Hadari toplum ayrımı ile Emile Durkheim’ın Organik ve Mekanik toplum tanımı başta olmak üzere iki düşünürün toplum üzerine ifadelerinin yan yana getirilmesi, bu yolla karşılaştırılmalarına katkı sağlamaktır. Dönem olarak önce gelmesi ve günümüz sosyoloji biliminin metotlarını tam olarak paylaşmaması dolayısıyla ilkin İbn Haldun’un toplum bilimi alanında genel yargılarından bahsetmek, düşünce biçimini anlamak açısından faydalı olacaktır. Ardından iki düşünürün metotları karşılaştırılacak ve toplum tipi ayrımları başta olmak üzere karşılıklı alıntılarla okura çapraz okuma deneyimi sunulmaya çalışılacaktır. En nihayetinde metnin ulaşacağı yargı, iki düşünürün ortaya koyduğu ifadelerin yadsınamaz ölçüde benzerlikler taşıdığıdır.
Anahtar Sözcükler: İbn Haldun, Emile Durkheim, Toplum Teorileri, Bedevi-Hadari Toplum, Organik-Mekanik Toplum
Comparison of Ibn Khaldun’s Bedvi-Hadari and Emile Durkheim’s Organic-Mechanical Society Explanations
Abstract: The aim of this study is to bring together the statements of Ibn Khaldun and Emile Durkheim on society, especially Ibn Khaldun’s Bedevi-Hadari society distinction and Durkheim’s definition of Organic and Mechanical society, and to contribute to their comparison in this way. Since he comes first as a period and does not fully share the methods of today’s sociology, it will be useful to talk about Ibn Khaldun’s general judgments in the field of social science first in order to understand his way of thinking. Then, the methods of the two thinkers will be compared and the cross-reading experience will be presented to the reader with mutual quotations, especially on the distinctions of society type. The judgment which the text will reveal is that; the statements put forward by the two thinkers bear undeniable similarities.
Key Words: Ibn Khaldun, Emile Durkheim, Society Theories, Bedevi-Hadari Society, Organic-Mechanical Society
AP Seminerleri: Osmanlı’da Tatlı Kültürü
“Osmanlı’da Tatlı Kültürü” başlıklı Açık Pencere Seminerl, 25 Aralık günü gerçekleştirildi. Saat 17.30’da, konuyla ilgili derin bilgisiyle tanınan Uzman Tarihçi Yasin Saygılı’nın rehberliğinde Taksim Mephisto Cafe’de düzenlediğimiz bu özel etkinlik, katılımcıların ilgisini çekti.
Yasin Saygılı Hoca, Osmanlı İmparatorluğu’nda tatlıların toplumsal ve kültürel rolünü derinlemesine ele aldı. Etkinlik boyunca, Osmanlı insanlarının tatlılarla olan ilişkisini anlamak ve tarihi lezzetlerin toplum üzerindeki etkilerini keşfetmek amacıyla katılımcılar ile keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. Aynı zamanda en önemli Osmanlı tatlılarından olan lokum ikramının gerçekleştiği etkinlik böylece son buldu.
Akademik Pusula: Anakronizm Nedir?
Akademik Pusula’da bu hafta anakronizm kavramını ele alacağız. Anakronizm basitçe tarih yanılgısı şeklinde açıklanabilecek, Türkçe’ye Fransızca’dan geçmiş olan bir terimdir. Anakronizm kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekanlarından kopartılıp farklı bir zamana oturtularak değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeler yanlış anlaşılmalara veya değerlendirmelere neden olabilir çünkü tarihi olaylar ve kişiler kendi mensup oldukları zamanın dışına çıkartıldıklarında anlamlarını ve özlerini kaybetmektedirler. Tarihçilerin bugünden hareketle geçmiş olayları değerlendirmeleri ve bu değerlendirmelerde günümüz algı ve değerlerini kullanmaları tarihçilikte yapılan en meşhur anakronizmlerdendir. Osmanlı Devletin’deki kardeş katli meselesi de bu anakronizmlerin en meşhur örneklerindendir. Günümüz algısıyla düşündüğümüzde vahşi ve barbarca gelen bu olay, 1400lü yıllarda dünyanın hemen hemen her yerinde var olan ve devletlerin devamlılığında vazgeçilmez bir unsur olara görülen bir uygulamaydı. Akademik Pusula’da bu hafta “anakronizm” kavramını ele aldık Önümüzdeki Bölüm görüşmek üzere.